Paris'in kalabalığında kaybolmuş, Youssef Salem isimli bir Cezayirli yazar, başarısız bir yazgdı. Tarihsel biyografilerinde okuyucu bulamayınca, çareyi ailesini konu alan yarı otobiyografik bir romanda aradı. "Youssef Salem'in Sıradışı Hayatı", beklenmedik bir şekilde büyük yankı uyandırdı ve saygın bir edebiyat ödülü almaya hak kazandı. Bir gecede, Youssef'in hayatı değişti. Artık herkes onu tanıyor, hakkında konuşuyordu. Ancak bu şan ve şöhret, birlikte getirdiği endişe ve korkularla karışmıştı. Çünkü romanında, ailesi hakkında utanç verici ve saklı detayları açıklamıştı. En büyük korkusu, ailesinin kitabı okuması ve gerçekleri ortaya çıkarmasıydı. Youssef, bir yandan başarısının mutluluğunu yaşamaya çalışırken, diğer yandan ailesinin ve topluluğunun tepkisiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Kitabında açığa çıkardığı sırlar, onların kalbine bir hançer gibi saplanabilirdi. Youssef, başarı sarhoşluğuyla hesaplaşırken, ailesiyle yüzleşmenin getirdiği korkuyla da mücadele ediyordu. Bu iç çatışma, hem ruhunun derinliklerinde bir çalkantı yarattı hem de eserlerinde yeni bir derinlik ve dürüstlük kaynağı oldu.